Gülhan Kaya

MUTFAK KÜLTÜRÜ ARAŞTIRMACISI VE YEMEK YAZARI

  • AnaSayfa
  • Hakkımda
    • Babaannem
    • Basında Ben
      • Sirke Yapımında Doğru Bilinen Yanlışlar – Nihal Doğan
      • Ahmet Güzel Yağdöken-Gülhan Kaya Röportajı
  • Mutfaklar
    • Burdur Mutfağı
    • Kahramanmaraş Mutfağı
    • Antalya Mutfağı
    • Isparta Mutfağı
    • Osmaniye Mutfağı
    • Hatay Mutfağı
    • Mersin Mutfağı
    • Adana Mutfağı
    • ÜLKEMİZDE DOĞU VE BATI AKDENİZ MUTFAĞI
    • Akdeniz Mutfağı
    • Girit Mutfağı
    • Sofranın Ahengi Mezeler
  • Tarifler
    • Deniz Ürünleri
      • Balık Sosları
      • Hangi Baharatlar ve Otlar Hangi Balığa Yakışır?
      • Soğuk Mezeler
        • Balık Pastırması
        • Çiroz Salatası
        • Deniz Mahsülleri Salatası
        • Lakerda
        • Salamura Hamsi
        • Somon Gravlaks
        • Somon Füme Rulo
      • Buğulama
        • Hamsi Buğulama
      • Balık yemekleri
        • Yaprak Çinekop
      • Güveçler
        • Deniz Mahsüllü Güveç
      • Kokoreçler
        • Levrek Kokoreç
      • Köfteler
      • Tavalar
        • Kalamar Tava
        • Tekir Tava
      • Izgaralar
        • Levrek Izgara
    • Salçalar ve Soslar
      • Baharatlı Zeytinyağı
      • Limonlu Zeytinyağı
      • Acılı Zeytinyağı
      • Mayonez
      • Biber Salçası
      • Domates Salçası
      • Acuka (Kahvaltı Salçası)
    • Turşular
      • Ege Turşusu
    • Zeytinli, peynirli mezeler
      • Babaanne Usülü Zeytin
      • Peynir Mezesi
      • Zeytinli Meze (Girit Usulü)
    • Otlu Mezeler
      • Çipohorta
      • Çaykama
      • Taratorlu Radika
      • Baharatlı Kaya Koruğu
      • Taratorlu Hardalotu Salatası
      • Isırgan Otu Salatası
      • Nane Salatası
      • Zeytinyağlı Fençel (Rezene)
      • Otlu Kuru Börülce
    • Meyveli Mezeler
      • Ekşi Elmalı Semizotu Salatası
      • Kuru Meyveler Eşliğinde Turp Otu Salatası
      • Portakallı Şevket-i Bostan Salatası
    • Sebzeli Mezeler
      • Patlıcanlı Enginar
      • Girit Kabağı Salatası
      • Selanik Yahni
    • Bakliyatlı Mezeler
      • Humus
      • Pilaki (Ermeni Usülü)
      • Selanik Pilaki
    • Sarma ve Dolmalar
      • Ebegümeci Sarma
      • Midye Dolma
    • TAZE YAPRAK SARMA
    • OTLU LAVAŞ
    • SURKİ ( KÜFLÜ PEYNİR )
    • ECCİK
    • PATLICANLI MANCİG
    • ÇILBIR
    • CIDABER
    • ARNAVUT CİĞERİ
    • RUS SALATASI
    • HAVİDZ
    • ANUŞABUR
    • ZEYTİNLİ BERZİRGANİ
    • TAZE YAPRAK SARMA
    • KAYISILI BADEMLİ PİLAV
    • PATLICAN KIZARTMASI
    • FASULYE PİLAKİSİ
    • KURUTULMUŞ YOĞURT
    • BULGUR ÇORBASI
    • LAKERDA
    • ZEYTİNYAĞLI LAHANA SARMASI
    • PATLICAN YEMEĞİ (Alburnia)
    • DOMATES ve MAYDANOZLU BEYİN ( Meoyo Kon PirişiliTomat)
    • EKŞİLİ KABAK KABUĞU YEMEĞİ (Kaşkarika
    • EKŞİLİ KABAK DOLMASI (Dolmas Agras de Kalavasa)
    • DOMATESLİ PİLAV (Aroz Kon Tomat)
    • ZERDE (Aroz Kon Leçe)
  • Etkinlikler
    • Karum Çim Alan Yaratan Kadınlar Etkinliği
    • Workshop Girit Mezeleri
    • Meraki Restaurant Meze Tadım Yemeği
    • İzmir Urla/Barbaros Köyü Oyuk Festivali
    • İzmir kitap Fuarı
  • Kitaplarım
  • İletişim
Buradasınız : Ana Sayfa / Arşivlerigulhankaya

Osmaniye Mutfağı

6 Haziran 2017 By gulhankaya Yorum yapın

 

Akdeniz bölgesinde bulunan Osmaniye, bulunduğu coğrafi şartlar itibarıyla zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Çukurova’nın bereketli tarım alanlarından yetişen taze ürünler nedeniyle Osmaniye mutfağının bulgurla yapılan yemekleri meşhurdur.

Türkiye’nin her şehrinde olduğu gibi Osmaniye mutfağı’da kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeklerinden, et yemeklerine, yeşilliklerden salata çeşitlerinden ( gavurdağ salatası, ezme salata, çoban salata, soğan salatası, mevsim salata gibi…), tatlılarına kadar Osmaniye, kendini diğer şehirlerden ayırmaktadır.

Türk mutfağı ve Akdeniz mutfağının birçok özelliğini içinde barındıran Osmaniye mutfağında lezzetlerinde et önemli bir yere sahiptir. Kebabın her çeşidi ve etli yemeklerin çoğuna lokantalarında da sıkça rastlanır. Kebabın yanında özellikle şalgam suyu tüketilir.

Osmaniye’nin yöre mutfağının önde gelen lezzetleri; Etli kömbe (ıspanaklı ve çökelekli çeşitleri vardır). Zorkun tava zorkun pidesi eşliğinde tüketilir. Tavuk doldurma ve nohutlu dövme pilavı, kaburga dolması, lahana sarması, yaprak sarması, dolmalar(patlıcan, biber, kabak, domates…), kabak çiçeği dolması, sıkma, bazlama, kete ( ısırgan otlu, çökelekli, ıspanaklı, peynirli), Ekşili kömeç (ebegümeci), süllüm (ebegümeci, ıspanak, nar ekşisi, pul biber, zeytinyağı gibi malzemelerle yapılır. Söğürme, teleme (keçi sütü ve incir kozalağı ile yapılır. Sıcak bazlama ile tüketilir). Mahluta çorbası, tirşik, çakıldaklı çorba, pirpirim çorbası, pirpirim cacığı ‘dır. İçeceklerden bazıları; şalgam suyu, yayık ayranı, böğürtlen şurubu, meyan kökü şerbeti, gül şerbeti, kızılcık şurubu ve limonatadır.

Daha önce bahsettiğimiz gibi yöresel yemeklerin çoğu bulgur ile yapılır. İçli köfte, mercimek köftesi, kısır, sarmaiçi, bulgur pilavı, çiccice (domatesli pilav), mercimekli bulgur pilavı, batırık gibi…

Mutfağın sık sık kullanılan baharatları ise; Nar ekşisi, sumak ekşisi, teurunç ekşisi, pul biber, karabiber, kimyon, kekik, tarçın vs…dir.

Adana, Hatay ve Gaziantep mutfağından izler taşıyan Osmaniye mutfağında özellikle bayramlarda yoğurtlu kömbe ve bayram kömbesi denilen pasta çeşitleri yapılır. Aynı zamanda Osmaniye fıstıklı burma tatlısı, Osmaniye simidi, Bal kabağı tatlısı, Asida tatlısı, karakuş tatlısı, halka tatlı, yağlı ballı, yoğurt tatlısı, Osmaniye fıstıklı irmik tatlısı, bici bici, incir tatlısı, elmalı tatlı, kadayıf tatlısıdır.

 

 

 

 

Kategori:Genel

Hatay Mutfağı

30 Mayıs 2017 By gulhankaya Yorum yapın

Hatay, tarihi ile olduğu gibi, yemekleri ile de ün sahibi bir Doğu Akdeniz ilidir. Kentin köklü geçmişi, çeşitli kültürlerin birbiriyle kaynaşması, ortaya son derece zengin bir mutfak çıkarmıştır. Hatay lezzetleri, Türk mutfağı, Arap mutfağı, Yörük mutfağından harmanlanarak, Orta Doğu ve Akdeniz kesişimin de bir araya gelmiş ve asırlar boyu bir arada yaşayan insanlar tarafından mutfağı geliştirilmiştir. Çukurova’nın verimli topraklarının katkısıyla hem bitkisel hem de hayvancılık yönüyle zenginleşmiş, tazeliği, doğallığı ve asırlık kültürü ile bir ziyafet sofrasıdır adeta.

Hatay mutfağı tatlıları, ekşileri, etleri, hamurları, sarmaları, dolmaları, reçelleri, ekmekleri, peynirleri, çorbaları, soğuk ve sıcak yemekleri ile zengin çeşitliliği ile hatırı sayılır bir mutfaktır. Kağıt kebabı, oruk, dövme (aşşur), semirsek, tepsi kebabı, humus, zahter salatası, künefe, peynirli irmik tatlısı, kabak tatlısıi cevizli biber, küflü çökelek salatası, turplu tarator, patlıcanlı yoğurtlama, sarmaiçi, yumurta öccesi Hatay adıyla özdeşleşmiş yemeklerden bazılarıdır. Hatay mutfağında 2000 yıllık, 1500 yıllık, 1000 yıllık, 800 yıllık, 500 yıllık, 200 yıllık, 100 yıllık yemekler mevcut olduğu gibi yemeklerin orjinaliteleri ağız tadına ve kullanılan malzemeye uygun tarifleri değiştirilmeden günümüzde yapılmaktadır. Örneğin; böbrek dolması 3.yy, ıspanak 11.yy, tüffahiye 13.yy, pazı yoğurtlama 15.yy, asma, kabak bastı 16yy gibi…

Hatay mutfağında kebabların, aş ve pilavların, sulu yemeklerin önemli bir yer tuttuğu yöre mutfağında yemeklerin lezzetini özel baharatlar, acılar ve ekşiler vermektedir. Sofralarda toprağın ve iklimin etkisiyle, çiğ sebzeler ve otlar sofralarda yerini alır. Zeytinyağı ve tereyağı yemeklerde kullanılan yağların başında gelir. Bunun yanında kuyruk yağı ve iç yağ da yemeklerde kullanıldığı gibi bunların karışımları da kullanılmaktadır. Yöre mutfağının zenginliğinde kasapların, fırıncıların çok önemli bir yeri vardır. Birçok yiyeceğin ham maddesi kasaplar tarafından hazırlanır, yakında olan fırına verilir.

Hatay mutfağı’nın çoğu yiyecekleri komşu illerle değil, Halep’ten İç Anadolu’ya kadar genişleyen bir bölge ile de ortak yönleri vardır. Özellikle benzer yöntemlerle üretilen yemek ve ekmek türleri bölge illerin ortak yönlerini oluşturur. Hatay mutfağı genel olarak ele alındığında Hatay yemeklerinin malzeme, yöntem ve lezzet bakımından diğer yörelerin yemeklerinden büyük ölçüde farklıdır. Hatay mutfağının ürünü olan bazı yiyecekle maddeleri ile yapılan yemek türlerine komşu illerde rastlanmaz.

Hatay mutfağının diğer mutfaklardan ayırt edici özelliklerinden biri de kullanılan çeşitli baharatlardır. Kimyon, karabiber, nane, sumak, pul biber, tarçın, karanfil, çörek otu, rezene (şumra), kişniş (küzbara), zahter (kekik), reyhan (habak) gibi birçok baskın tatlı ve kokulu baharatlar kullanılmaktadır. Bu baharatlar arasında yer alan zahter Hatay mutfağında diğer mutfaklardan biraz daha farklı kullanılmaktadır. İlkbahar mevsiminde toplanan taze zahterle salatalar yapılır ve kuru zahterle bazı yemeklerde, çökelek salatasında kullanılmaktadır. Ayrıca zeytinyağı ile kahvaltılarda da tüketilir.

Zeytinyağı ve nar ekşisi Hatay mutfağında bol miktarda kullanılır. Bunların beraberinde kurutulmuş baş biber de yoğun olarak kullanılır. Kamalak biber olarak adlandırılan bu biber Hatay mutfağına acı özelliğini kazandırmaktadır. Kamalak biberi hem taze olarak yemeklerin yanında tüketilir hem de kurusunun tüketimi oldukça yaygındır. Hatay mutfağı kurutulmuş sebze ve meyve bakımından da zengindir. Kurutulan sebze ve meyveler; bamya, patlıcan, kabak, domates, buğday, bulgur, börülce, bakla, incir, üzüm, dut, elma gibi yazın ve kışın kurutulmuş ya da taze kullanılan eşsiz bir mutfaktır. Aynı zamanda yoğurdu pişirip, tuzlayıp kuruturlar. Adına da ‘’Tuzlu yoğurt’’ denilmiştir. Hatay mutfağında et kurutma yoktur. Buna karşılık kavurma vardır. Çökeleğin kurtulmuş adı ise Sürk’tür. Az kurtulan çökeleğin hemen tüketilmesi gerekir. Dış kabuğu iyice kurumuş, ancak içi taze kalan ve küflendirme süresi kısa olan bir çökelek türü ise firik sürk’tür. Diğer kurutma işleminde ise içi ve dışı aynı oranda kurutulan, sonra da küflendirilmeye bırakılan çökelek türüdür.

Hatay mutfağında ciğer kebabı genellikle kış aylarında arana bir sabah kahvaltısıdır. Ancak bu kahvaltı çeşidi, esnafın yoğun olduğu bölgelerde görülmektedir. Sokak satıcılarının sattığı diğer yiyecek olan Bezirgan kebabı, taze soğanın çıkmasıyla beraber, genellikle haşlanmış yumurta ve taze soğandan oluşan bir dürüm şeklidir. Şam tatlısı, züngül, yazın haytalı (bici bici), şerbetçiler (meyan kökünden), cevizli (ceviz içi şeker karışımı), sakızlı (şekerin soğuk su banyosunda yumuşatılarak üzerine susam serpilip satılan bir tür şeker), elma şekeri, dondurmacılar, simitçiler, sarı bülbül (haşlanmış nohut) Hatay’ın sokak yiyecekleridir.

Kategori:Genel

Mersin Mutfağı

30 Mayıs 2017 By gulhankaya 2 Yorum

Mersin, Çukurova’nın verimli topraklarına konumlanmış, sırtının Toros dağlarına yaslamış, Akdeniz ile harmanlanmış, kültürel çeşitliliği mutfağına yansıtabilmiş Doğu Akdeniz illerimiz arasındadır. Denizden dağlara doğru çıkdıkça, Mersin yemeklerine tüm bu coğrafyanın etkisi yansımış. Doğanın ve kültürün zenginliği Akdeniz’in verdiği balık ve diğer deniz ürünleri ile ovadan dağlara doğru değişken bir iklimin çeşitlenen tarım ürünlerine sahiptir. Deniz ürünleri ve Akdeniz yemeklerinin ağırlıkla olduğu Mersin mutfağı o kadar zengin ki, aynı zamanda hem Akdenizli ve Güney Doğulu, Arap mutfağı olabiliyor. Çeşit çeşit baharatlar, diğer taraftan ekşili yemekler ve bol acılı lezzetler geniş yer tutmaktadır.

  Mersin ve çevresindeki yerleşimin tümünde yerel mutfağın ürünleri bulunabiliyor. Kebap çeşitleri mutfağın esasını oluşturuyor. Kebap çeşitlerinden bazıları sabah kahvaltısı ya da ara zamanda atıştırmalık olarak da yeniliyor. Arap mutfağının hediyesi olan tantuni bir zamanların yoksul yemeği, kasaptan alınan kıyma artıklarının, bir tencerede soğan ve domates ile birlikte kavrulup lavaş ekmeğine dürüm yapıldığı yemekti. Bu yemek en yaygın olan kebabçıların yanında neredeyse her sokak başında bulunan ‘’tantuni küçük parçalara ayrılmış kıyma, kuşbaşı veya biftekten yapılıyor. Çukurova ve Güney Doğu’nun ortak özelliklerini gösteren özel fırında veya kızartılarak yapılan içli köfte Mersin’de haşlanarak yapılıyor ve daha hafif oluyor. Deniz ürünleri ise Jumbo denilen iri karidesler, Doğu Akdeniz’in en beğenilen lagos balığı, çipura, kalamar, akya, eşkina, ahtapot, subye başka yerlerde bulunamayacak özel lezzetler.

Yörüklerde sabahları yufkadan daha küçük ve daha kalın biçimde bazlama yapılır. İçine çökelek peynir, kavurma, soğan, taze biber, domates gibi yiyecekler koyarak ‘’çomaç’’ ederler ve buna ‘’sıkma’’da denir. Et yemekleri çoğu zaman öğle yemeklerinde yenir.

 

Yiyecekler Mersin yöresinin kendine özgü, lezzetli yemekleri de vardır. Yemeklerde buğday önem taşır, et ve sebze yemekleri de çok çeşitli aynı zamanda lezzetlidir. Sebze yemeği olarak ekili sebzelerin yanı sıra kırda kendiliğinden yetişen sebzelerde tercih edilir. Mersin mutfağının temel özelliği bol baharatlı yemekleri ve yemek üstüne yenilen tatlıdır.

Buğday ve buğdaya dayalı yiyecekler her ailenin mutfağında eksik olmaz. Özellikle bulgurun mutfaklarda yaygın olarak benimsenmesi eskiden beri süregelen bir ananenin devamıdır. Çukurova’ya ilk yerleşmelerin, büyük çoğunluğunun göçebe olduğundan dolayı bulgura verilen önem büyüktür.  Bulgura dayalı yiyeceklerden bazıları ise Analı-Kızlı, Kısır, Batırık, Öğcel, Sini Köftesi, Fellah Köftesi, Lepe (Lapa), Yumurtalı Köfte, Susamlı Köfte, Etli Dövme Pilavı, Keşkek, Gavırga, Kapana, Humus, Topalak Çorbası, Yüzük Çorbası, Tatar Çorbası gibi çeşitlemelerdir. Mersin’de et ve sebze yemekleri beslenmede önemli bir yer tutar. Davar, koyun, deve, sığır ve balık gibi hayvanların eti daha çok tüketilir. Et yemekleri çoğu zaman öğle yemeklerinde yeniliyor. Sebze yemekleri akşam daha çok yenilir. Pancar yaprağı, Hardal otu, Semizotu, Ebegümeci, Kuzukulağı, Kuş teresi, Küncü güzeli, Akkulak, Bahar otu, tatlı ot ve ısırgan otu başlıca tüketilen sebzelerdir. Bu sebzelerden en çok börek yapılmaktadır. Semizotu, Baharat otu, Kıvrışık, Kavarak, Küncü güzeli ve Lahanadan da salata yapılmaktadır. Diğer bazı sebze yemekleri ise Susamlı Turp Otu Yemeği, Dolmalar ( patlıcan, domates, kabak ve dolmalık biber), sarmalar ve babagannuş’tur. İçeceklerin popüler olanları ise şalgam suyu, yazın meyan şerbeti ve yemeklerden sonra içilen Tarsusi kahvedir. Tarsusi bildiğimiz Türk kahvesi ama özelliği çay bardağında sunulmasıdır

Tatlılar içinde Mersinle özdeşen, Arap mutfağından gelen lezzet havuç, ceviz ve Hindistan şekerinin oluşturduğu cezerye ve köpüklü kremasıyla kerebiç tatlısı Mersinle bütünleşmiş tatlılardır. Kadayıf’ın salamura yapılmamış taze peynirli olan künefesi de çok ün almış bir tatlıdır. Anamur’un kendine özgü tatlısı, çıtır çıtır susamların tahinle birleştiği samsa, incir reçelini andıran heleş ise en meşhurları arasında yerini alır.

Kategori:Genel

Adana Mutfağı

27 Mayıs 2017 By gulhankaya Yorum yapın

 

Adananın mutfağı ve kültürü kadar zengin bir mutfağı da bulunmaktadır. Adana mutfak kültürü, yüzyılların deneyimleriyle birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin yemek kültürlerinden yani deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş kuşaktan kuşağa aktarılarak, mutfağında yaşatmasından kaynaklanmaktadır. Adana’ya iç göçler nedeniyle konargöçer, köy, kasaba kültürü ve dış göçler nedeniyle çeşitli illerden kültürler taşınmıştır. Tarih akışı içinde Adana mutfağı, Batının, yakın Doğu’nun, Arap kültürünün ve hepsinin üstünde de Anadolu ve Türk mutfağının etkisi altında kalarak kendine özgü bir lezzet sentezi oluşturmuştur.

Adana çeşitli mutfak kültürleriyle beslenen mutfak kültürünün coğrafi konumu ve tarihsel bağlarıyla, öğrendikleri yemeklerin bir sentezini yaparak kendi damak zevkine uygun özgün Adana mutfağını oluşturmuştur.  Adana mutfağına hamur işleri, etli ve sebzeli yemekler hakimdir. Adana mutfağının ana yiyecek maddesi ekmektir. Yörede her mevsim kadınlar ekmek saçında yufka ekmekler pişirirler ve kışın tandırlara ekmek vururlar. Hamur işi yemekler yemek çeşitlerinin başında yer alır. Kebap çeşitleri çok sık pişirilmektedir. Adana mutfağında yağlı, acılı, hamurlu ve et ağırlıklı yemekler ön plana çıkmaktadır. Adana yemeklerinin en büyük özelliği bulgur, un, sebze, etten yapılma acılı, baharatlı ve yağlı malzemelerin kullanılmasıdır. Aynı zamanda süt, yoğurt, peynir, çökelek de bol miktarda kullanılmaktadır. Bakliyat türleri de sebze ve çorbalarda bol miktarda kullanılır. Adana mutfağında aynı zamanda tatlandırıcıların da önemli bir yeri vardır. Bunlar arasında maydanoz, nane, kekik, kırmızıbiber, kırmızı pul biber, sumak, karabiber, kimyon, süs biberi, nar ekşisi, salça, limon, turunç, soğan ve sarımsak çok kullanılır.

Yemeklerin arasında en ünlüsü kuşbaşılı ve kıyma ile yapılan Adana Kebabı’dır. Adana Kebabının yanında bol yeşillik ve ezme salata yenir. Mevsimine göre ayran veya pancar ve siyah havuçtan yapılan şalgam suyu içilir. Özellikle turunç mevsiminde, kebabın yanında ve salatasında ekşi olarak turunç ekşisi kullanılır.

Adananın zengin mutfağında ilk akla gelen yemekler Yüzük Çorbası, Tirşik Çorbası, Dul Avrat Çorbası ıspanak ve erişteden oluşan, Analı Kızlı, Kabak Çintmesi, Ispanak Aşı, bulgur yemeklerinden Analı-Kızlı, Ekşili Topalak, Sarımsaklı Köfte, İçli Köfte ile bu bölgeye özgün bulabileceğiniz sakatatlardan  yapılan Şırdan Dolamsı, Mumbar, Kelle Paça-Çürük gibi yemekler.

İçli köftesinden kısırına, Fellah Köftesinden Sıkmasına, Patlıcan Tavasından Muammarasına, Karın dolmasından Babagannuşuna, Vardabitten Ciğer Kebabına, Bici Bicisinden Karşambaçına, Halka Tatlısından ince yufkadan yapılan çıtır çıtır Karakuş tatlısına, sıcak yaz aylarında buz gibi Bici Bicisinden, Şalgamından Aşlamasına, kışın üzerine dövülmüş ceviz konularak içilen kaynarına yüzlerce lezzeti içinde yaşatır.

 Yüzlerce lezzeti barındıran bu yörede Göçebe kültüründen yerleşik kültüre en son gelen Adana da Toroslar ve civarı,  Türkmen ve yörükleri binlerce yıllık  geleneksel mutfak kültürünün koruyup, saklayarak günümüze taşımışlardır.   

 

Kategori:Genel

ÜLKEMİZDE DOĞU VE BATI AKDENİZ MUTFAĞI

27 Mayıs 2017 By gulhankaya Yorum yapın

Akdeniz bölgesi özellikleri içerisinde yer alan Adana, Antalya, Burdur, Isparta, Osmaniye, Mersin, Hatay ve Kahramanmaraş mutfaklarıdır.

Batı Akdeniz’de yer alan Isparta, Burdur ve Antalya illerinde İç Anadolu mutfak kültürünün tahıl ve hamur işleri ağırlıklı etkileri görülmektedir. Bu bölgede özellikle Türk mutfağında yaygın olan tarhana, yoğurt gibi ürünlerin yöre halkı sofralarında oldukça yaygındır.

Batı Akdeniz şehirlerine ait mutfak kültürü incelendiğinde ise balık kültürünün hakim olduğu Antalya’da balık ile birlikte yenilen salata ve piyazlar öne çıkmaktadır. Antalya piyazı bunlar arasında öne çıkan lezzet olarak karşımıza çıkmaktadır.

Batı Akdeniz şehri Burdur ise Burdur şiş, köfte ve Burdur cevizi ezmesi ile tanınmaktadır.

Diğer Batı Akdeniz şehri olan Isparta’da köfte çeşitleri ve sakatat yemekleri ile birlikte göl balıkları mutfak kültüründe önemli bir yer almaktadır.

Doğu Akdeniz’de yer alan Mersin, Adana, Osmaniye, Hatay ve Kahramanmaraş illeri ise Güney Doğu Anadolu mutfak kültürü ve Arap mutfak kültürünün etli ve yağlı yemeklerinin daha ağırlıklı olduğu bilinmektedir. Kebap çeşitlerinin yoğunlukla olduğu yörede sebze ve meyveden yapılan kebap çeşitleri bulunmaktadır.

Akdeniz bölgesi mutfak kültürü et alışkanlıkları ve tercihleri yönünden incelendiğinde, kebap ve pidelerin özellikle Doğu Akdeniz Bölgesi’nde egemen olduğu görülmektedir. Pirinç, bulgur, tahıl ve sebze ile birlikte tüketilen et yemekleri ve kebap çeşitlerine, içli köfte, patlıcan kebabı, simit kebabı, elbasan tava örnek olarak gösterebiliriz. Yöre mutfak kültüründe meyvelerinde önemli bir yeri olduğu bilinmektedir. Elverişli iklim yapısı ve bereketli toprakları nedeni ile oldukça lezzetli ürünlerin yetiştiği bölgede turunçgiller ülke çapında üne kavuşmuştur. Portakal, mandalina, limon ve greyfurt’tur. Aynı zamanda Türk Patent Enstütüsü tarafından kabul gören Finike portakalı ve Anamur muzu bölgenin en güzel meyveleri arasında yerini almaktadır.

Doğu Akdeniz Bölgesi’nde bulunan illerin mutfak kültürleri incelendiğinde zengin kültürü ve verimli toprakları ile köklü bir mutfak kültürüne sahip olan Hatay karşımıza çıkmaktadır. Birçok dinin ve medeniyetin kültürlerin yoğrulması ile zenginleşen bu mutfağın en önemli temsilcileri arasında künefe, kireç kaymağından yapılan kabak tatlısı, cara çökeleği, sürk ve bunlardan yapılan salatalar ön plana çıkmaktadır.

Doğu Akdeniz Bölge mutfağının diğer temsilcisi durumundaki Adana yağlı, acılı, hamurlu ve et ağırlıklı yemekleri ile ön plana çıkmaktadır. Bölgeye has yöresel lezzetlerin başında Adana Kebabı ülke genelinde üne kavuşmuş bir lezzettir.

Mersin bölge illeri arasında kültürel çeşitliliği mutfağına yansıtabilmiş olan illerden biri olarak görülmektedir. En önemli lezzetlerin başında yöreye özgü olan lezzet ‘’tantuni’’ gelmektedir. Arapça havuç anlamına gelen Cezer kelimesinden türeyen Cezerye’de bölgenin en önemli lezzetleri arasında yer almaktadır.

Kahramanmaraş’ta ise şehre özgü Maraş tarhanası, Maraş biberi ve Maraş dondurması, çağlayan cerit cevizi ile birlikte coğrafi temsil almış önemli lezzetler olarak bilinmektedir.

Kategori:Genel

AKDENİZ MUTFAĞI

25 Mayıs 2017 By gulhankaya Yorum yapın

Akdeniz mutfağı ifadesi Akdeniz çevresindeki ülkelerin sofra ve yemek kültürleri için kullanılır. Akdeniz mutfağı denildiğinde ilk olarak Türkiye, İtalya ve İspanya gelse de Akdeniz’in jeopolitik konumu nedeniyle pek çok ülke mutfağın özelliklerini alır. Türkiye, Yunanistan, İspanya, İtalya, Tunus, Cezayir, Arnavutluk, Hırvatistan, Mısır, Fransa, İsrail, Fas, Malta, Portekiz, Suriye ve Ege Adaları Akdeniz’e kıyıları olan ve Akdeniz mutfak kültürünü oluşturan ülkelerdir.  Bazı ülkeler kuzeyde ya da daha güneyde kalıyor olsalar da onlar da Akdeniz mutfağı ve Akdeniz kültüründen etkilenmişlerdir. Akdeniz mutfağı oldukça geniş bir coğrafyada beslenme alışkınlıklarını oluşturduğu gibi bu kapsama giren ülkelerin iklimi, coğrafi özellikleri ve buralarda yaşayan insanların kültürel özellikleri ile oluşurken kendi içinde de farklı kültürleri bir arada barındırır. Akdeniz çevresinde yaşayan bu çok farklı kültürlere sahip halkların ortak yanları da benzersiz damak zevkleridir.

Akdeniz mutfağını tarif etmek Akdeniz coğrafyasında yer alan ülkelerde yaşayan herkesin Akdeniz beslenme biçimine birebir uyguladığı iddia edilemez. Çünkü çeşitli Akdeniz ülkeleri arasında bölgesel farklılıklar da yaşanabiliyor. Ancak bu farklılıklara rağmen Akdeniz’e kıyısı bulunan kültürlerin mutfaklarda ortak bazı özellikleri tespit etmek mümkündür. Akdeniz ülkelerinde; meyve, sebze, baklagiller ve tahılların ağırlıkla kullanıldığı, zeytinyağının temel yağ olarak tercih edildiği, kırmızı etin az, deniz ürünlerinin fazla tüketildiği, yüzlerce yabani otlar, zeytinler, peynirler, yoğurt ve baharatlar bu mutfağın temelini oluşturur.

SAĞLIKLI BESLENME

Sağlıklı beslenme her yaştan insan grubu için önemlidir. Beslenme tarzı farklılıklarının sağlık açısından ne gibi farklar yaratabileceği uzmanlar tarafından eskiden beri araştırılıyor. Yapılan araştırmalar da beslenme uzmanları, Akdeniz tarzı beslenme alışkanlığının çok yararlı olduğu sonucuna varmışlardır. Hafif ve sade beslenme özelliği ile Akdeniz tipi beslenmede esas olan sağlıklı beslenmedir. Akdeniz tarzı beslenen kişilerin kalp ve damar hastalıkları, kanser, şeker hastalığı, aşırı alınan kilolar, Parkinson ve Alzheimer hastalıkları, zihinsel rahatsızlıklara karşı yol açmayan bir beslenme biçimidir.  Bol miktarda tüketilen tahıl, taze meyve, sebze, zeytinyağı ve balığa karşılık et ve süt ürünlerinin çok az miktarda tüketilmesinde sağlıklı ve dengeli beslenmeyi de beraberinde getiriyor.

Akdeniz tarzı beslenme alışkanlıkları incelendiğinde geleneksel olarak tahıl, zeytinyağı, sebze ve meyve, deniz ürünleri, süt türevleri, baharat ve üzüm suyuna dayandığı görülmektedir. Akdeniz beslenme kültüründe önemli yer tutan zeytin, zeytinyağı ve buğdayın tarihinin ilk dönemlerden itibaren bölgede yetiştiği ve kullanıldığı bilinmektedir. Soğan, sarımsak, pırasa bölgenin en önemli besin maddeleri arasında yerini alır. Anavatanının Akdeniz olduğu belirtilen beyaz ve kırmızı pancar, pazı ve bamya bölgeye dışarıdan getirilen patlıcan ve salatalık en çok tüketilen sebzeler arasında yerini alır.

Akdeniz beslenme piramidi;

Uzmanlar tarafından tavsiye edilen, ‘’beslenme piramidi’’ olarak da anılan beslenme biçimi Akdeniz kültürlerinde hakim olan beslenme biçimiyle oldukça uyumlu. Beslenme piramidinin temelinde tahıllar bulunuyor. Onun ardından en çok tüketilen gıdalar meyve ve sebzelerdir. Daha küçük porsiyonlarla et ve süt ürünlerinin daha seyrek tüketilmesi öneriliyor. Piramidin en küçük diliminde ise yağlar bulunuyor.

Zeytinyağı;

 

Akdeniz mutfağının mucizesi olan zeytinyağı, Akdeniz yöresindeki yemek tarzı, iklim ve doğanın bir sonucudur. Bölge büyükbaş hayvancılığa uygun olmadığından, zeytinyağı tereyağının yerini almıştır. Doymamış yağ oranı yüksek ve hazmı kolay olan zeytinyağı, en sağlıklı yemek pişirme malzemelerinden biridir.

Mitolojik olarak baktığımızda zeytinyağı, tüm dinlerin kutsal kitaplarında bereket, barış, akıl, uzun ömür ya da olgunluğu simgeliyor.

Meyve ve Sebzeler;

 Sağlıklı beslenmenin en önemli kurallarından biri de sebze ve meyveleri zamanında tüketmektir. Taze sebze ve meyveler en önemli vitamin kaynaklarındandır ve araştırmalar bazı kronik hastalıklara karşı koruma sağlayabildiklerini göstermiştir. Akdeniz’de günlük beslenmenin bir parçası olarak, meyvelerin çoğu taze olarak tüketilmekte ve bunun yanında bol bol sebze kullanılmaktadır. Yemeğin basit yöntemlerle hazırlanmasının çok yararlı olduğu da bir gerçektir, çünkü bazı vitaminler pişirme süresince özünü kaybetmektedir. Eğer taze olan malzeme kısa sürede pişirilip suyu ile servis yapılırsa, çok az besin kaybına uğrar.

Bakliyat, Tahıl ve Makarnalar

Tahıl ürünleri Akdenizlilerin beslenmesinde büyük önem taşımaktadır. Kuru baklagiller, tahıl içeriği esmer ekmek ve tahıllar bol bol yer almaktadır. Ayrıca makarna, kuskus, bulgura da ağırlıkla önem verilmiştir. Yerel buğdaydan üretilmiş un, kendine özgü bir lezzeti olan köy ekmeğinin yapımında kullanılır. Makarnalarda kullanılan durum buğdayı, protein ve vitamin açısından çok zengindir. Karbonhidratça zengin olan makarna sebze sosuyla sunulduğunda hem sağlıklı hem de doyurucudur. Durum buğdayı, Kuzey Afrika’da kuskus olarak tüketilirken, bulgur Doğu Akdeniz’e özgüdür. Diğer önemli besin kaynaklarından biri olan pirinç ise çok değerli bir karbonhidrat, demir ve B vitamini deposudur.

Et ve Süt Ürünleri;

Süt çoğunlukla yoğurt ve peynir yapımında kullanılır. Süt, yoğurt, peynir protein ve kalsiyum bakımından zengindir. Akdeniz beslenmesinde süt ve yoğurttan ziyade peyniri bol miktarda tüketir. Tereyağı yaygın olarak kullanılmaz. Süt ve süt ürünleri Akdeniz beslenmesinde her gün tüketilen bir besin grubudur. Günlük tüketilmesi önerilen miktarlar 2-3 porsiyondur. Yağsız veya yağı azaltılmış süt ve süt ürünleri tercih ederek doymuş yağ tüketimi azaltılmalıdır. Et grubu olarak kümes hayvanları tercih edilir. Kırmızı et en az tüketilen gruptur. Ortalama ayda bir kez küçük porsiyonlarda tüketilir. Kırmızı et yerine, düşük yağ oranı içeren kümes hayvanları çok değerli yiyecek kaynaklarıdır. Et yemeğin ana malzemesini oluşturmaktan çok, ona lezzet katmak için kullanılır.

Balık ve Kabuklu Deniz Ürünleri;

Balık çoğunlukla yemeğin ana malzemesi ve önemli bir protein kaynağıdır. Özellikle somon, orkinos, sardalya gibi balıklar kalp sağlığı için yararlı omega-3 yağ asitlerinden oldukça zengindir. Kabuklu deniz ürünleri de benzer etkilere sahiptir. Balık, genellikle en sağlıklı yöntem ızgara ya da fırında pişirilerek hazırlanır.

Baharatlar;

 

Tatlılarda tarçın, gül suyu, mezeki sakızı, ıtır çiçeği, defneyaprağı hatta bazen karabiber kullanılırken; et ve diğer yiyecekler yerel farklılıklara göre karabiber, kimyon, çamfıstığı ve nane ile tatlandırılmaktadır.

Şarap;

Akdeniz beslenme sisteminde üzüm önemli bir yer tutar. Şarap dışında pek içki içilmiyor. Uzun süren yemeklerde şarap çok yavaş içiliyor. Günde 1 bardak kırmızı şarabın içindeki bazı maddelerin (bioflavonoid) yüksek tansiyonu ve kolesterolün yol açtığı kalp hastalıklarını önlediği düşünülüyor. Şarabın Türk mutfağında kullanımı azdır. Üzümden daha çok pekmez, şıra, ekşi, pestil, muska, bulama, sucuk, şurup, şerbet gibi besinler yapılmaktadır.

 

Kategori:Genel

Çipohorta

25 Ekim 2015 By gulhankaya Yorum yapın

Yunan ve Girit yemeği olan çipohorta veya horta yenilebilen tüm bahçe otlarıyla hazırlanan bir zeytinyağlı ot yemeğidir. “Horta” Rumca ot türlüsü demektir.

horta

Malzemeler

  • 1 adet pırasa
  • 250 gr ıspanak
  • 1 adet kuru soğan (büyük boy)
  • 1 adet kırmızıbiber
  • Yarım demet yeşil soğan
  • Yarım demet maydonoz
  • Yarım demet dereotu
  • Yarım demet taze nane
  • Isırgan otu, cibez, deniz börülcesi, radika, hardal otu, şevket-i-bostan (hepsinden azar azar)
  • 1 yemek kaşığı biber salçası
  • Sızma zeytinyağı
  • Karabiber
  • Deniz tuzu
  • 100 gr tatlı lor peyniri

Hazırlanışı

Kuru soğanın kabuklarını soyun ve yemeklik doğrayın.

Pırasanın kalın kabuklarını soyup kibrit çöpü şeklinde doğrayın.

Kırmızıbiberin çekirdeklerini temizleyin ve yarım ay şeklinde doğrayın.

Ispanağı temizleyip süzdürün ve kabaca doğrayın.

Bir tencerede kaynar suda sırasıyla cibez, deniz börülcesi, radika, hardal otu ve şevket-i bostanı hafif haşlayıp soğuk sudan geçirin.

Isırgan otunun yapraklarını temizleyip eldiven yardımı ile tuzla ovup yıkayın.

Yeşil soğanı temizleyip irice doğrayın.

Maydonozu, dereotu ve taze naneyi temizleyip yıkayın, süzdürüp ince doğrayın.

Büyükçe bir tavada zeytinyağında yemeklik doğranmış kuru soğanı sote yapın.

Doğranmış pırasaları ilave edip 2 dakika kadar daha sote yapın.

Daha sonra kırmızıbiber, yeşil soğan ve ıspanağı ekleyip sote işlemine devam edin. Haşlanmış Ege otlarını, maydonoz, dereotu ve taze naneyi ilave edin. Salçayı koyun ve sote işlemine devam edin. Ateşten indirmeye yakın tuz ve karabiberi ekleyin. En son lor peyniri serperek servis yapın.

Not:

  • İsteğe göre üzerine yumurta kırılarak da yenebilir.
  • Sıcak veya soğuk olarak servis edilebilir.
  • Babaannem bu tarife 2 adet kesme şeker de kullanırdı, ama bugün sağlık açısından hekimler pek önermediği için ben şekersiz olarak hazırladım.
  • Çipoharta, genellikle sebze bahçelerinde, bostan tarlasında kendiğinden yetişen yabani bitkilerle (semizotu, körpe domates yaprağı, kabak çiçeği, pazı, ıspanak, pırasa, kabak, patates, kuru soğan, sarımsak, dereotu vb) yani bahçe otlarıyla hazırlanan hafif bir Ege yemeğidir. Babaannem bu yemeği bahçe otları ve temiz tarlalardan topladığı madımak, ebegümeci, ısırgan otu karıştırarak pişirir ve üzerine yumurta kırarak bize yedirirdi. Bazı zamanlarda ise hazırladığı bu yemekle “çaykama” ya da “çullama” dediği, ismine anlam veremediğimiz ama çok güldüğümüz bir ekmek yapardı.

 

Kategori:Çipohorta, Genel, Otlu Mezeler Etiketler: çipohorta, meze, otlu meze

Çaykama

25 Ekim 2015 By gulhankaya 1 Yorum

Ege Mutfağının Vazgeçilmezi Çaykama…

Çocukluğumuzda sevgili babaannem antik Şehriban Hanım bizlere sabah kahvaltılarında hazırlardı… Hatta adına Çaykama veya Çullama Derdi… Yabani Ege otlarıyla hazırlanan ekmeğin ismi çocukluğumda kardeşlerimle büyük keyifle yerdim… Yıllar sonra kurmuş olduğum işletmelerimde başlangıç ekmeği olarak misafirlerine sunmaktan ve bu lezzetin konuklarım ve çocuklar tarafından çok sevilmesi benim büyük aşkla yaptığım Çaykama …

IMG_4441

Malzemeler

  • 2 su bardağı kepekli un
  • 3 adet yumurta
  • 1 su bardağı yoğurt (ev yapımı)
  • Yarım su bardağı İzmir tulumu (rendelenmiş)
  • Yarım su bardağı sızma zeytinyağı
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1,5 çorba kasesi Çipohorta*

*Çipohorta genellikle sebze bahçelerinde, bostan tarlalarında kendiliğinden yetişen yabani bitkilerle (semizotu, körpe domates yaprağı, kabak çiçeği, pazı, ıspanak, pırasa, kabak, patates, kuru soğan, sarımsak, dereotu vb) yani bahçe otlarıyla hazırlanan hafif bir Ege yemeğidir.

Hazırlanışı

Çukur bir kabın içinde yumurta, yoğurt, zeytinyağı ve rendelenmiş peynirleri iyice çırpın. Karışıma kepekli un, kabartma tozu ve çipohorta karışımını ilave ederek iyice çırpın (pütürsüz bir bulamaç elde edin).

Bulamacı önceden zeytinyağı ile yağlanmış fırın tepsisine iki parmak oluşturacak şekilde döküp oda ısısında 15-20 dakika dinlendirin.

Daha sonra 180 derece ısıtılmış fırında 45 dakika pişirin.

Fırından alınca üzerine mutfak bezi örterek soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra baklava dilimleri şeklinde kesin.

Not:

  • Ben bugün daha pratik olduğu için kabartma tozu kullanıyorum ama babaannem çaykamayı kabartmak için karbonat kullanırdı. Avucunun içine göz kararı (1 çay kaşığı kadar) karbonat koyup hamurun üzerine attıktan sonra limon suyu ve sirke damlatarak kabarmasını sağladıktan sonra karıştırırdı.
  • Restaurant işletmeciliği yaptığım yıllarda çaykamayı konuklarımıza başlangıç ekmeği olarak ikram ederdim.

 

Kategori:Çaykama, Genel, Otlu Mezeler Etiketler: çaykama, meze, otlu meze

Sofranın Ahengi Mezeler

26 Eylül 2015 By gulhankaya Yorum yapın

‘’Meze karın doyurmak için değildir; karın doyurmak ayrı bir zevktir.‘’

Mezeler mutfak kültürümüzün en özgün lezzeti, rengidir. Mezeler genelde soğuk servis edilir. Ama yemek öncesi aperatif olarak yenildiği gibi çilingir sofralarının da vazgeçilmezidir.

meze

İlk mezenin kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Zeytinyağını ilk bulan Giritlilerdir. Soğuk mezelerde genelde zeytinyağı ile yapıldığından ilk mezenin de genelde GİRİTLİLER tarafından yapıldığı tahmin ediliyor.

Eski dönemlerde saray mutfağında yemeğin tadına bakan ‘’ tadımcı ‘’ ya da ‘’ çeşnigar ‘’ denilen bir tadım ( günümüzde degustasyon ) görevlisi bulunurdu. Çeşnigir ( çeşnici-çeşnigar-çeşnicibaşı ). Osmanlı devletinin sarayın dış görevlilerindendir. Bir bölümü padişaha pişirilen yemekleri gözetirken, bir bölümü de sarayın mutfağında hazırlanan yemeklerin dağıtımından sorumluydu. Çeşnicibaşının başlıca görevi ise herhangi bir suikast girişimine karşı padişahın yiyeceği yemekleri tadarak zehirli olup olmadığını kontrol etmekti. Çeşnici başının tadım tabağının benzerleri nasıl olmuşsa olmuş konaklarda küçük porsiyon yemekler için kullanılmaya başlamış. Küçük tadım tabağı, lezzet tabağı haline gelmiştir. Zaten ‘’MEZE’’ de lezzet anlamına gelmektedir.Meze sözcüğü etimolojik olarak incelendiğinde, kökenlerinin İranlıların kullandığı ‘’ maza ’’ kelimesine dayandığı görülüyor. ‘’ Maza ’’ lezzet anlamına gelmektedir. Ana yemek öncesi hafif yenilen porsiyon küçük miktarlarda sunulan yiyecekler olan mezenin tarihine baktığımızda; eski Yunanda başlayıp, Romalılar, Persler, Araplar ve Osmanlıya kadar uzanan bir geçmişi vardır. Çoğu dilde mezeler aynı dilde anılır. Meze, Arapçada ‘’ Mezze ‘’ Yunancada ‘’ Meze ‘’ Bulgarcada ‘’ Meze ‘’ ve Farsçada ‘’ Maze ‘’  İtalya’da ‘’ Antipasta ‘’ İspanya’da ‘’ Tapas ‘’ dır. Mezeye başka toplumlarda ordovr, appetizer veya snack gibi isimler verilmektedir. Bizde ve Ortadoğu’da meze dir.

Tadımlık anlamına gelen ‘’ MEZE ‘’ çok değişik türlerde olabilir. Peynir, salam, yoğurt gibi çok basit olabileceği gibi, mevsimlere göre taze bulunan değişik sebzelerden, bakliyatlardan (barbunya, semizotu, patlıcan, enginar, mantar, lahana vs.) kendine özgü taze sebzeleriyle, meyveleriyle hazırlanan ya da deniz ürünlerinden hazırlanan çeşitleri de mevcuttur. (Kalamar, karides, pavurya, ahtapot vs.)

2-024

Türkiye Mutfak Kültüründe masayı mezelerle donatmak, o sofranın zenginliğini de gösteren bir kavramdır. Görsel olarak farklı renkli görüntüleriyle sofanın albenisini artıran mezeler, aslında farklı bir işlev sağlıyor. Yemek yemeyi karın doyurmak kavramından uzaklaştırıyor, keyifli bir olaya çeviriyor. Bu keyfi sağlayan sadece mezelerin görüntüsü, kokusu ve tadı değil hiç kuşkusuz… Mezelerin sofralarda yarattığı güzelliğin, küçük porsiyonlar da ama değişik çeşit çeşit yarattığı güzellik ve sohbetle süslenmesi de önemli. Soğutmadan yenmek istenen ana yemeğe, mezelerde bir yavaşlığa, dinlenmeye ve sohbetle birlikte ayrı bir keyife dönüşür ve ayrı bir hoşluk yaratır.

Meze denilince ilk akla gelen alkollü ve özellikle rakı ile tüketilen yiyecek düşünülür; fakat meze kültürünün gelişmesi ile birlikte meze sadece içkinin yanında atıştırmalık değil, bir yemek kültürü olarak da mutfaklarda yerini bulmuştur.

İçkiye ‘’ meze yapmak ‘’  bu sofra, rakısıyla, mezesiyle, sohbetiyle, kurulduğu mekanıyla, her şeyiyle çeşninin üzerine kurulmuştur. Bu sofrada yapılan sohbetin kuralları vardır. Genel kural konuşma adabına dayanır. Genellikle sofrayı paylaşanların en yaşlı olanı ilk konuyu seçer ve açar. Sık sık konu değişir, hoş, ilginç, çekici ve düşündürücü konular seçilir. Genellikle sohbetler sırasında ağırlığı ortaya çıkan kişinin, sofrada kişi ağırlığınca saygı görür. Mezenin içkisi rakı’dır. Adabıyla içenler rakıyı özenle hazırlanmış bol çeşitli az miktarda mezeyle içerler. Mezeler oldukça çeşitlidir. Mezeler zamanla zenginleşmekle birlikte keyfe göre ve daha çokta ekonomik güce göre çeşitleri değişmektedir. En sade rakı mezesi beyaz peynir ve kavundur. Tereyağı, beyaz peynir, kaşar peyniri, yoğurt yada cacık, fasulye pilakisi, barbunya pilakisi, Arnavut ciğeri, tavası, yahnisi, havyar, beyin, muska böreği, midyenin her çeşidi, söğüşler ( domates, salatalık ), patlıcan, biber, kabak, lahana, yaprak dolmaları, her türlü köfte, zeytin ve zeytinyağlılar, şarküteri ürünleri, çerkez tavuğu ve yumurta, haydari, tarator, lakerda, karides, pavurya, kırmızı turp, rokanın bulunduğu yeşillikler ve salatalar, mevsim meyvelerle hazırlanan mezeler vardır. Bir de yumruk mezesi vardır ki bu, içerken hiçbir şey yememektir. Bir yudum içki içilir ardından yumruk yapılmış elin sırtıyla ağız silinir. Aslında bu bir bakıma ekonomik güçlerden kaynaklanmaktadır.

rakı meze

Soğuk mezeler sohbetle tüketilir, ardından servis edilen sıcak mezeler ise sindirmeye ve doyurmaya yardımcı olur. Mezelere eşlik edecek yemeklerse yöreden yöreye farklılık gösterebilir. Marmara ve Ege’de balık tercih edilirken, Doğu’da ise kebaplar sofradaki yerini alır. Mezeler mi ana yemeğe yoksa ana yemekler mi mezelere eşlik ettiğini ayırt etmek zordur. Aynı zamanda  mezeyle sindirim daha kolay çünkü mezelerin çoğunun zeytinyağı ile pişirilmesinden mide mukozasını sarması koruyucu etki sağladığı gibi sindirimi de kolaylaştırıyor.

Sofralarda yerini alan mezelerle iyiliğe, güzelliğe, sohbete ve sağlığa hep beraber merhaba…

Sevgilerimle…

Gülhan Kaya

Kategori:Genel, Sofranın Ahengi Mezeler Etiketler: meze, sofra

Girit Mutfağı

23 Eylül 2015 By gulhankaya Yorum yapın

girit mutfağıGirit Mutfağının temel taşlarını oluşturan sebzeler, yabani otlar, kaliteli şaraplar, yerel peynirler (keçi peyniri, kelle peyniri, lor peyniri, sepet peyniri, tulum peyniri, beyaz peynir, asotro, vs.), koyun yoğurdu, kekik balı, zeytinyağı ve balıktır.

Girit Mutfağı ‘’ yeşil sofra ‘’ olarak da tanımlanır.

Sarmaşık otu, ebegümeci, ısırgan otu, cibez, istifno, turp otu, kenger (şevket-i bostan), hardal otu, labada, kuş otu, radika, deniz börülcesi, arapsaçı, gelincik otu en çok tüketilen otlar arasında…

Girit Mutfağının geleneğine göre otlar mümkün olduğunca az haşlanıyor. Böylece yeşil rengi ve besinsel değerleri korunmuş oluyor.

Otların üzerine limonlu, sarımsaklı ve zeytinyağlı sos dökülerek yeniliyor.

© Clairy Moustafellou Kimolos , Psathi

© Clairy Moustafellou
Kimolos , Psathi

Girit Mutfağında fazla baharat kullanılmıyor. Yemeklerde kullanılan malzemelerin genellikle belirli bir ölçüsü yok. Ölçü tamamen göz kararı.

Giritlilerden bizim mutfağımıza giren bir çok yemekler vardır. Bunlardan bazıları ; kabak, börülce, semizotu, arapsaçı, çipohorta, ısırgan salatası, dolmalar, girit pilavı, mantarlı karides güveç, tarança güveç, zeytinyağlı turp otu, midyeli pilav gibi……

Özellikle ahtapot, kalamar ve fava içki masalarının değişmez mezeleri arasında yer alıyor. Kakavia (balık çorbası), girit pilavı en lezzetli yemeklerin başında yer alır.

GİRİT MUTFAĞI mucizevi bir mutfaktır. Doktorlar tarafından uzun ve sağlıklı bir yaşam için en uygun diyet olarak kabul ediyor….

                                                                      

Kategori:Genel, Girit Mutfağı Etiketler: girit, girit mutfağı

  • « Önceki Sayfa
  • 1
  • …
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • …
  • 10
  • Sonraki Sayfa »

1970 Ankara doğumludur. Selanik göçmeni bir ailenin Çocuğu olan babaannesi Antik Şehriban'ın mutfağmdan çocukluğundan itibaren çok etkilenmiş ve onun tariflerini günümüze taşımayı hayal etmiştir.
Bu hayalini, 2000 yılında büyük bir sevgi ve özveriyle kurduğu ilk işletmesi olan `Mahzen Giritli Restaurant'da gerçekleştirmiştir.
Mahzen Giritli, kısa zamanda Ankara'nın ilk akla gelen balık restoranlanndan biri olmuş ve ziyaretçilerinden gelen yoğun talep doğrultusunda, 2008 yılında Ankara'nın en büyük balık restoranlanndan 'Girit Balıkçısı'nın kurulmasına vesile olmuştur. Sağlıklı yaşam için lezzetten ödün vermeyen, karakteristik Ege mutfağının kaybolmaya yüz tutan antik tariflerini günümüz modern lezzetleri ile harmanlama misyonunu benimseyen Girit Balıkçısı'nda, Gülhan Kaya mutfakta geliştirdiği enfes mezeleri, deniz mahsullerini ve balık tariflerini misafirlerinin beğenisine sunmuştur. Geliştirdiği lezzetleri televizyon programları ve çeşitli dergilere verdiği röportajlarla sonraki nesillere aktarmak isteyen Kaya, eserleriyle bu hayalini gerçekleştirme fırsatı bulmuştur.
Read More…

  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Instagram
  • Pinterest
  • Twitter

Kategoriler

Arşivler

Bültenimize abone olun

  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Instagram
  • Pinterest
  • Twitter

Copyright © 2024 · Gulhankaya.com ·